
Türk kültürünün önemli kaynaklarından birisi de köyün ortak malı olan köy odalarıdır. Günümüzde giderek işlevselliğini, dolayısıyla da önemini yitiren köy odaları, köye gelen konukları ağırlamak amacıyla yapılmıştır. Her köyde mutlaka bir köy odası bulunur. Bazı yerlerde köyün zengin ve sözü geçer ailelerinin yaptırdıkları ve kendi adlarını verdikleri (Tüysüzler’in Odası, Veligil’in Odası vb.) gösterişli odalar bulunur. Bunlar da köy odası olarak kullanılır.

Köy odasını yapan ustalar çeşitli yerlerine adlarını yazar ya da bir işaret koyarlar. Odayı yaptıkları tarihi de tavana ya da duvara işlemelerle kazırlar. Köy odaları dayanıklı taşlardan ve ardıç ağacından sağlam bir temel üzerine yapılmıştır. Estetik bir yapı özelliği vardır. İç gereç tümüyle işleme ve oymadır. Tarihi iki yüz yıla dayanan köy odaları vardır.

Tanıdık ya da tanımadık konuklar köyde konakladıklarında köy odasında kalırlar. Köy odasına kendi evleri gibi girer; karınlarını doyurur, orada yatarlar.
Düğün, nişan, sünnet töreni toplantıları köy odasında yapılır. Uzun kış geceleri hoş söyleşilerle bu odada geçirilir. Yüzük oyunu ve benzeri gibi oyunlar burada oynanır, arabaşı ziyafetleri burada verilir. Köy odasında deve, koyun, kurt taklidi yaparak halkı eğlendiren, masal anlatan bulunur. Bunlar konuklara güzel bir zaman geçirtirler.

Köy odaları aracılığıyla kimi zaman kendi içinde kimi zaman farklı köylerle at ve cirit yarışları düzenlenir. Besili yarış atları çeşitli ipekli kumaşlarla donatılıp yarıştırılır. Dereceye giren atların sahiplerine heybe, kaftan gibi armağanlar verilir. Yarıştan sonra delikanlılar takımlar hâlinde cirit oynarlar.
Âşıkların atışmaları da önemli etkinliklerdendir. Çevrede saz çalan, türkü söyleyen, destan yakan söz ve söz şairleri zaman zaman köy odalarında konaklar, akşam türküler çalıp söyleyerek halka hoş zaman geçirtirler. Âşığın ya da âşıkların geldiğini duyan köylüler köy odasını hınca hınç doldururlar. Köyde yeni âşıklığa özenen gençler de usta âşıklardan ders alırlar.

Bazen âşıklar aralarında atışma yaparlar. Bunlar saz eşliğinde yapılan tartışmalardır. Zaman zaman köyler arasında da düzenlenir. Başka köylerden gelen âşıklarla o köydeki âşıklarla atışırlar. Güldürü ögesi ağır basan bu atışmalar oldukça ilgi çekicidir. Atışmanın sonunda kazanan âşığa çeşitli armağanlar verilir. Âşıklık geleneğinin günümüze dek uzanmasında köy odaları önemli bir yere sahiptir.
Köy Odasının Bölümleri
Birinci bölüm: Burada 30-40 cm yüksekliğinde, yaklaşık 1 m eninde ve 2-3 m uzunluğunda bir ya da daha fazla sedir vardır. Üzerleri halılarla kaplıdır. Sedirlerin sırt tarafında halı yastıklar dayalıdır. Sedire genellikle “bağdaş” kurularak oturulur. Ortada iki sedir arasında bir boşluk bulunur. Burada halılar serilidir. Ayrıca duvarlarda da halılar asılıdır. Kışları ortaya bir soba kurulur. El yıkamak için her zaman bir leğen ve ibrik hazır bulundurulur.



Bazı köy odalarında sedir bulunmaz. Duvar diplerine oturmak ve sırt dayamak için minderler konur.

İkinci bölüm: Burada sekiler (tahta oturak, iskemle) bulunur. Birinci bölümle arada 50-60 cm yüksekliğinde bir tahta bölme vardır. Ortada çok süslü ve işlemeli direkler bulunur. Bölme ve direkler, ağaç işlemeli oluşuyla dikkatleri çeker. İkinci bölüm, çocukların ve gençlerin oturdukları yerdir. Çocuklar ve gençler, büyüklerin konuşmalarına katılmaz; yalnızca onları dinlerler.
Yüklük: Küçük köy odalarında dolap, büyük köy odalarında ise oda biçimindedir. Oda biçiminde olanına “yük odası” denir. Bu bölümde konukların yatacağı temiz yün yatak ve yorganlar bulunur. Özel yapılmış köy odalarında oda sahibinin zengin oluşu, konukların altına serdiği yün yataklarla ölçülür. Bu tür köy odalarında saygın konuklara iki kat yatak serilir. Yatakların yerden yüksekliği 1 m’dir. Tahtadan yapılan kısmı işlemelidir.
Odanın duvarlarında gömme dolap bulunur. Çay, şeker, fincan ve çay bardakları gibi şeyler buraya konmuştur. Bazı köy odalarında, oda girişinin tam karşısında raflar bulunur. Altında bir ocak, ocağın önünde de bir mangal vardır. Mangalın ateşi çoğunlukla hiç sönmez. Çay, kahve burada sıcak tutulur.

Dış bölümü: Köy odasının biraz uzağında kurulmuştur. Tuvaletleri ayrıdır. Konukların hayvanlarını barındırmak için “atık” denilen küçük ahırlar yapılmıştır. Burası konuğun bineği için kullanılır. Başkası atını bağlayamaz. Konuklar kimseye danışmadan atlarını bağlar, önlerine kes (yonca samanı) ya da arpa dökerler. Arpa gereksinimi salma yoluyla köylülerden alınıp bir ambara konur. Ambarın anahtarı bir bekçide bulunur. Konukların hayvanlarını doyurma işi genellikle bekçilerce yapılır. Bazı odaların önünde de “binek taşı” bulunur. Konuklar bu taşa basarak atlarına binerler.
Köylerde hâlâ köy odası vardır. Bazı köylerde eski köy odası kültürü yaşatılmaya çalışılsa da genel olarak işlevinden uzaklaşmıştır. Artık buralarda yalnızca oturulup söyleşiler yapılmakta, gazete, dergi vb. okunmaktadır. Köy odalarının gücünü yitirmesinde gelişen teknolojinin, radyo, televizyon gibi kitle iletişim araçlarının büyük etkisi vardır.
Kaynakça
(Yukarıdaki internet sitelerinden edinilen bilgiler harmanlanıp yeniden düzenlenerek aktarılmıştır.)
çok hoş
TEŞEKKÜR EDERİM ÖDEVİMİZDİ SAOLUN
TEŞEKKÜRLER
Arabaşı kısmı çok hoşuma gitti.
Yorumunuz için teşekkürler.
Ne güzel adetlerimiz, toplumsal birliği ve dayanışmayı sağlayan kurumlarımız fütursuz bir şehirleşmeye kurban gitti. Bizim yörede hâlâ kimi zamanlar aktif olarak kullanıldı. Gaziantep sınırları içindeki Barak Ovası’nın köy odaları ile ilgili yazınca sizin bu güzel yazınıza da tesadüf ettim.
ilgilenirseniz yazı linkim şurada: http://kalemiye.com/koy-odasi/
Yazınıza baktım. Geleneklerimiz ve göreneklerimiz ortak pek çok özellik taşıyor kuşkusuz. Adlar, yerler değişiyor; ama temelde benzer özellikler sürüyor. Haklısınız, artık o eski dostluklar, sıcak ilişkiler kalmadı ne yazık ki. Teknolojinin hızlı gelişimi birtakım değerlerimizi yok etti. Bu değerlerimizi yazıya dökerek yaşatmak, gelecek kuşaklara aktarmak kaldı bize. Saygılarımla.
Gün içerisinde köy odaları artıyor ❤❤✋👋
Ama eski havası yok. Öyle değil mi?